Gölvadisi Kültür ve Yaşam Dergisi / İsmet Cerit Yazıları
Gölvadisi Ağustos / Eylül 2018 Sayı 3 Kültür ve Yaşam Dergisi
Amasya Tarihine 7 bin 500 Yıllık Yolculuk
Harşena dağlarının eteklerinde şehri ikiye bölerek akan Yeşilırmak boyunca kurulmuş anadolunun en güzel şehirlerinden biri Amasya. 7 bin beş yüz yılın üzerindeki eski tarihi boyunca bilim adamları, sanatkarlar, şairler, şehzadeler yetiştirmiş; iki yakasına 11 uygarlık sığdıran bu tarihi kent, şifa merkezi, medreseleri Ferhatı-Şirini ile görkemli bir kültür birikimine ev sahipliği yapıyor.Onlarca tarihi eserin bulunduğu ancak sizler için sadece bir kaçını tanıtmaya çalıştığım Amasya’nın pek çok tarihi ve doğal güzelliğinin yanı sıra nereleri gezebilirsiniz, yöresel lezzetleri neler anlatmaya çalışacağım.
Kalkolitik Çağ’dan, Tunç–Hitit-Frig-Kimmer ve İskitler’e Hellenistik Dönem’den-Pontus, Roma ve Bizans’aDanişmendlerden, Candaroğulları Beyliği’ne, Osmanlı’dan Günümüze;
Amasya’daki ilk yerleşmeler mevcut bilgilerimiz ışığında Kalkolitik Çağa (M.Ö. 5500-3000) kadar uzanmaktadır. Bu demek değildir ki Amasya’nın tarihi Kalkolitik Çağla sınırlandırılır. Bu nedenle Amasya’nın tarihi de Anadolu’nun tarihi kadar eskidir, ancak bunu somut temellere oturtabilmemiz için yoğun arkeolojik kazılar ve bilimsel araştırmalar yapmak gerekecektir. Şehrin kuruluşuna ilişkin kesin bil bilgi bulunmamakla beraber, Amasya’da dünyaya gelen ünlü tarihçi ve coğrafyacı olan Strabon da kentin adının Amaseia olduğunu söyler.(1)Amasya sınırları içerisinde Kalkolitik Çağa ait önemli bazı yerleşmeler arasında Amasya merkez Ovasaray köyü Hamam Tepesi höyüğü, Sarımeşe köyü Künbet höyük ve Ayvalıpınar köyü Ayvalıpınar höyüğü ile Suluova ilçesi Kanatpınar Köyüdevret höyük ve Deveci köyü Yoğurtçu Baba höyükleri sayılabilir.
İlk Tunç Çağında da (3000-2500) Amasya’da yoğun bir yerleşmenin olduğu bilinmektedir. Bu dönem höyüklerine Amasya merkez Yassı höyük (Oluz höyük), Gümüşhacıköy ilçesi Sallar höyük, Merzifon ilçesi Hayrettin köyü Delicik Tepe höyüğü, Göynücek ilçesi Gediksarayhöyük, Alakadı köyü Türkmenlik Tepe höyüğü ve Merzifon ilçesi Kayadüzü höyük örnek verilebilir. (2)
M.Ö 5000 - M.Ö 3’üncü Yüzyıl Tarih Aralığında - Anadolu Uygarlıkları, Tarihi bulgularına göre, Antik dönemde Bakır Merzifon’dan, Arsenik Gümüşhacıköy civarından elde edilmekteydi. Arsenikli bakırdan yapılmış bulunan eserler, Anadolu’nun en eski önemli koleksiyonlarından birini oluşturmaktadır.
Gümüşhacıköy ilçesi ve çevresinde ortaya çıkarılan, İlk Tunç Çağı II-İlk Tunç Çağı III dönemlerine ait olduğu düşünülen 115 parçalık Anadolu Metalurjisine ait bulgular sunan, döküm ve dövme teknikleri ile oluşturulmuş eserler “Haluk Perk Müzesi Gümüşhacıköy Koleksiyonu”nda bulunmaktadır. Müzede, Koleksiyon ismi “Gümüşhacıköy Koleksiyonu” olarak geçmektedir.
Koleksiyonda, Merzifon ve Gümüşhacıköy’de bulunmuş olan çok sayıda bakır ağırlıklı alaşım ile gümüşü hammadde olarak kullanarak dövme, ezme, döküm vs. gibi yollarla üretilmiş inanç simgeleri de bu eserler gurubunda tanıtılmaktadır.(3)
M.Ö 5000 - M.Ö 3’üncü Yüzyıl Tarih Aralığında - Anadolu Uygarlıkları, Tarihi bulgularına göre, Antik dönemde Bakır Merzifon’dan, Arsenik Gümüşhacıköy civarından elde edilmekteydi. Arsenikli bakırdan yapılmış bulunan eserler, Anadolu’nun en eski önemli koleksiyonlarından birini oluşturmaktadır.
Gümüşhacıköy ilçesi ve çevresinde ortaya çıkarılan, İlk Tunç Çağı II-İlk Tunç Çağı III dönemlerine ait olduğu düşünülen 115 parçalık Anadolu Metalurjisine ait bulgular sunan, döküm ve dövme teknikleri ile oluşturulmuş eserler “Haluk Perk Müzesi Gümüşhacıköy Koleksiyonu”nda bulunmaktadır. Müzede, Koleksiyon ismi “Gümüşhacıköy Koleksiyonu” olarak geçmektedir.
Koleksiyonda, Merzifon ve Gümüşhacıköy’de bulunmuş olan çok sayıda bakır ağırlıklı alaşım ile gümüşü hammadde olarak kullanarak dövme, ezme, döküm vs. gibi yollarla üretilmiş inanç simgeleri de bu eserler gurubunda tanıtılmaktadır.(3)
Pontus Devleti ve Roma;
İlk etapta Amasya, Pontus Krallarının önemli bir merkezi olarak dikkat çekmiştir. Ancak Pontus Devleti ile Roma arasında vuku bulan siyasi çekişmeler neticesinde Amasya, M.Ö. 71-70 yılında Roma Konsülü Lucullus tarafından ele geçirilmiştir.(4)Bu tarihten itibaren Roma’nın hâkimiyeti altına giren şehir önemli idari ve dini bir merkez hakine geldi. Daha sonra 712 yılında Araplar tarafından ele geçirilse de, kısa bir süre sonra Bizans kuvvetleri tarafından tekrar alındı.(5)
Osman Turan da Malazgirt Savaşından sonra Bizans imparatoru Diogenes’in tahttan düşürülmesi sonucunda yapılan antlaşmanın bozulması üzerine Sultan Alparslan’ın Emir Artuk önderliğindeki kuvvetleri Anadolu’nun fethi ile görevlendirdiği bilgisini vermektedir. Emir Artuk Bey de emrindeki Türk kuvvetleri ile birlikte Orta Anadolu’da Yeşilırmak ve Kızılırmak bölgelerinde hızlı fetih hareketlerine girişmiştir.(6)
Sultan II. Kılıçarslan döneminde ise kent 1175 yılında Danişmendlilerden alınarak Anadolu Selçuklu Devleti’ne katılmıştır. XII. yüzyılın sonlarına doğru Selçuklu Devleti’nin II. Kılıçarslan’ın oğulları arasında pay edilmesi ile Rükneddin Süleyman’ın hâkimiyeti altına girdi. Ancak Selçuklu hanedanın saltanatını kaybetmesi neticesinde, XIV. yüzyılın başlarında Moğol hâkimiyeti altına girdi. Bu arada İlhanlı emirlerinden olan ve Orta Anadolu’da bir devlet kuran Eretna’nın idaresi altına girdi.(7)
Daha sonra ise kente Emir Hacı Şad Geldi Paşa hâkim oldu. Nihayet 1393 yılında Yıldırım Beyazid döneminde Amasya Osmanlı Devletine katıldı. (8)
Dünyada Antik çağ hakkındaki yazdığı "Geographumena veya Gedgraphika" (Coğrafya) adlı kitabı ile tanınmıştır. Bu önemli eserin büyük bölümü günümüze kadar gelmiştir.
Osman Turan da Malazgirt Savaşından sonra Bizans imparatoru Diogenes’in tahttan düşürülmesi sonucunda yapılan antlaşmanın bozulması üzerine Sultan Alparslan’ın Emir Artuk önderliğindeki kuvvetleri Anadolu’nun fethi ile görevlendirdiği bilgisini vermektedir. Emir Artuk Bey de emrindeki Türk kuvvetleri ile birlikte Orta Anadolu’da Yeşilırmak ve Kızılırmak bölgelerinde hızlı fetih hareketlerine girişmiştir.(6)
Sultan II. Kılıçarslan döneminde ise kent 1175 yılında Danişmendlilerden alınarak Anadolu Selçuklu Devleti’ne katılmıştır. XII. yüzyılın sonlarına doğru Selçuklu Devleti’nin II. Kılıçarslan’ın oğulları arasında pay edilmesi ile Rükneddin Süleyman’ın hâkimiyeti altına girdi. Ancak Selçuklu hanedanın saltanatını kaybetmesi neticesinde, XIV. yüzyılın başlarında Moğol hâkimiyeti altına girdi. Bu arada İlhanlı emirlerinden olan ve Orta Anadolu’da bir devlet kuran Eretna’nın idaresi altına girdi.(7)
Daha sonra ise kente Emir Hacı Şad Geldi Paşa hâkim oldu. Nihayet 1393 yılında Yıldırım Beyazid döneminde Amasya Osmanlı Devletine katıldı. (8)
Amasya’lı Strabon
Dünyanın kabul edilen ilk coğrafyacısı (MÖ 64 - MS 24) Strabon Amasya’da dünyaya gelmiş Amasya’da yaşamını yitirmiştir. Yaşadığı dönemde bilinen yerlere yapılan göçlere ve milletlerin yerleşimler bölgeleri üzerine yaptığı çalışmalar ile tanınmıştır.Dünyada Antik çağ hakkındaki yazdığı "Geographumena veya Gedgraphika" (Coğrafya) adlı kitabı ile tanınmıştır. Bu önemli eserin büyük bölümü günümüze kadar gelmiştir.
Anadolu’nun Oxford’u
Fransız gezgin G. Perrat, 1861 yılında Amasya’yı ziyaret ettiğinde Amasya için Anadolu’nun Oxford’u değerlendirmesini yapmıştır. Bunun en önemli sebebi Osmanlı şehzadelerinin bir çoğunun eğitim dönemlerini Amasya’da alarak buradaki medreselerde ilim, irfan kazanmalarıydı.Saraydüzü Kışla Binası ve Milli Mücadele Müzesi
Milli mücadele döneminde Atatürk ve arkadaşlarına ev sahipliği yapmış olan Amasya, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ve milli mücadelede önemli bir yere sahiptir. Milli mücadele döneminde Samsun’dan sonra 12 Haziran 1919’da Amasya’ya gelen Atatürk, Saraydüzü Kışla Binası’nda uzun süren müzakereler sonucu 21-22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’ni bütün ulusa duyurmuştur. Kışla Binası, Cumhuriyetimizin Doğum Belgesi olan “Amasya Genelgesi’nin” bütün Dünya’ya duyurulduğu yer olması bakımından yakın tarihimizde önemli bir mekan olma durumuna gelmiştir.Amasya Arkeoloji Müzesi
1925 yılında Sultan II. Beyazıt Külliyesi'nin bir bölümü olan medrese binasının iki odasında toplanan az sayıda arkeolojik eserler ile İslâmi Devir mumyaları bir araya getirilerek önce bir "Müze Deposu" oluşturulmuştur. Daha sonra eserlerin çoğalması ve teşhir edilecek yeni mekânlara ihtiyaç duyulması neticesinde, 1962 yılında Selçuklu Döneminin anıtsal eserlerinden olan 1266 tarihli Gökmedrese Camii'ne taşınmıştır. 1958 yılına kadar fahri memurlukla idare edilen müze, aynı yılın haziran ayından itibaren Müze Müdürlüğü'ne dönüştürülmüştür. 22 Mart 1977 yılında yeni yapılan bugünkü modern binasına taşınmış; daha sonra yeniden düzenlenmiş ve tüm eserler kronolojik sıraya göre teşhir edilerek 1980'de hizmete açılmıştır.Ferhat ile Şirin Aşıklar Müzesi
Ferhat ile Şirin Müzesi sekiz odadan oluşuyor. Müzenin hemen yanında ise 18 kilometrelik Ferhat Su Kemeri bulunuyor.Odalarda dünyaca ünlü balmumu heykellerini görebilirsiniz hikayeleri ile birlikte sergilenen Romeo ve Juliet, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı gibi dünyaya mal olmuş âşıkların ve hepsinin birbirinden güzel hikayeleri var.
II . Beyazıd Külliyesi
II . Beyazıd'ın tahta geçmesinden sonra Amasya'ya hediye ettiği külliye bugün hem kütüphane, hem de cami olarak kullanılıyor. İmarethane ve minyatür müzesi de burada yer alıyor. II . Beyazıd Külliyesi mutlaka görülmesi gereken yerlerden.Kral Kaya Mezarları
Harşena dağı eteklerinde gözlerinizi alamayacağınız heybetli görünümü ile şehirde en dikkat çekici yerlerin başında geliyor. Büyük taşlara oyularak yapılan yapılar, turistlerin ilk uğrak yerleri arasında.Alçak Köprü
Roma döneminde, Antik Amasya Kalesi’nden karşı mahallelere geçişi sağlamak amacıyla Yeşilırmak üzerine inşa edilmiştir. Nehir yatağının yükselmesi sonucu köprü kemerleri aşağıda kaldığından Amasya Valisi Ziya Paşa tarafından 1865’te köprü kemerleri üzerine ayaklar inşa edilerek günümüze kadar gelmiştir.Amasya Saat Kulesi
Amasya Saat Kulesi, Nergis Köprüsü üzerinde 1865 yılında Ziya Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bu tarih saat kulesinin ilk yapılış tarihidir. Kaidesi dörtgen prizma şeklinde ve mermerden yapılmış, gövdesi silindirik bir görünümüne sahip ve tuğladan yapılmış olan Amasya saat kulesinin üst bölümü ahşap dörtgen prizma şeklindedir. Yapımından 75 yıl sonra önemli bir deprem yaşayan Amasya saat kulesi bu depreme rağmen ayakta kalabilmiştir.Amasya Kalesi
Harşane Dağı kayalıkları üzerindeki kale denizden 700, Yeşilırmak'tan ise 300 metre yüksekte bulunmaktadır. Bazı tarihçiler kalenin Pontus Kralı Mithridates’ in yaptırdığını düşünmektedir. Bazılarına göre ise Kumandan Karsan veya Harsana yaptırdığı için kale Harşana/Harşena ismini almıştır. Kalenin Belkıs, Saray, Maydonos ve Meydan adlarına dört kapısı, kalede Cilanbolu adı verilen ve kalenin orta yerinde yüksekçe bir yerden kayaya oyulmuş 150 basamakla aşağıya inilen 8 metre çapında bir dehliz, sarnıç, zindan bulunmaktadır. Kaleden 70 metre aşağıda Yeşilırmak’a ve kral mezarlarına kadar uzanan M.Ö. III. yüzyıla ait merdivenli yer altı yolu, burç ve cami kalıntıları vardır.Aynalı Mağara
Kral Kaya Mezarlarının en iyi işlenmiş ve tamamlanmış olanıdır. Dış cepheden bakıldığı zaman usta bir taş işçiliği ile yapıldığı görülebilir. Mağaranın tamamı parlatılmıştır. Buraya "Aynalı Mağara" denmesinin nedeni de, güneş vurduğu zaman mağaranın cephesinin parlamasıdır.Borabay Gölü
Bir doğa harikası olan Borabay gölü, Taşova ilçe sınırları içinde yer alır. İl merkezine 63 km. ve Taşova ilçesine 15 km. mesafededir. Denizden 1.050 m. yükseklikte bir krater gölü olarak bilinmesine karşın, aslında küçük bir akarsuyun etraftan gelen yıkıntılarla tıkanması sonucu oluşmuş, doğal bir set gölüdür. Etrafı kayın, sarıçam, sedir, kestane ağaçları ile çevreli gölün rengi zümrüt yeşilidir. Borabay Gölü ve çevresi Bakanlar Kurulunca Turizm Merkezi olarak ilan edilmiştir.Yemeden Dönmeyin?
Amasya’nın tarihsel köklü, kültür düzeyinin yanında zengin bir bitki örtüsü ve zengin bir mutfak kültürü de ortaya çıkıyor. Ülkemizin her yöresinde olduğu gibi Amasya’nın da yöresel yemekleri mevcut.Bir Amasyalı olarak benim favorilerim, hamur işlerinden Saçüstü/katmer, bişi/hamur kızartması, cızlak/akıtma, haşhaşlı parmak çörek, yanuç/gözleme, çorba olarak, süzme yoğurt ve nohut taneleri ile yapılan toyga çorbası nefistir, etli bamya vazgeçemediklerimden. Amasya’nın mutfak kültürü oldukça geniş cilbir, helle çorbası, kesme ibik çorbası, yarma çorbası yöresel çorbalardan bazıları. Yörede yetişen üzüm yapraklarından yapılan Bakla dolması, Amasyalıların her sofrada olmazsa olmazıdır. Ayrıca keşkek enfestir, tarhana, madımak, mıhlama, Amasya'nın en bilinen yöresel yemekleri arasında bulunuyor. Amasya’nın meşhur Restoranı Ali KAYA’ya çıkıp yemek çeşitlerinden tadarken, Amasya’nın nefis manzarasını kuşbakışı izlemenizi öneririm.
Nasıl ve Ne zaman Gidilir?
Amasya İstanbul’dan karayolu ile 650 km, Ankaradan 400, İzmirden 920 km mesafededir. Samsun’dan 2 saat, Tokat’tan 1 saat, Çorum’dan 2 saat te Amasya’ya ulaşabilirsiniz. THY ve Pegasus ve Anadolu Jet günlük doğrudan veya aktarmalı uçuşlar düzenlemekte. Amasya-Merzifon Havalimanı merkeze 1 saat uzaklıkta. Samsun Çarşamba havalimanından 3 saat Tokat havalimanından ise Amasya karadan ulaşım 1,5 saat sürer. Bana sorarsanız Amasya’nın en güzel zamanı Haziran-Eylül arası derim. Haziran, temmuz ve ağustos aylarında kiraz zamanıdır , Eylül, ekim aylarında bağ bozumu, köylerden yaylalardan gelen tereyağı, peynir, bal, kuşburnu marmeladı alabilirsiniz. Sonbaharda elma bahçeleri sarı–kırmızı renklerine bürünür. Soğuk severim derseniz kasımdan itibaren Amasya’nın kuru soğuğu sizi karşılar.(1) Strabon, Coğrafya (Geographika), Çeviren: Adnan Pekman, Kitap XII, Bölüm I-II-III, İstanbul 1969, s. 59
(2) http://www.amasyakulturturizm.gov.tr/TR-59475/tarihce.html
(3) The Anatolian Early Bronze Age Collective Foundling in The Halûk Perk Museum Collection
(4) Sabahat Atlan, Roma Tarihinin Ana Hatları, İstanbul 1970, I. Kısım, s. 143.
(5) İlhan Şahin-Feridun Emecen, “Amasya”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 3, s.1.
(6) Osman Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul 1980, s. 134.
(7) İ. Hakkı Uzunçarşılı, “Eretna”, İA, C. IV. S. 309.
(8) Şimşirgil, a.g.m., s. 79.
(9) www.amasyakulturturizm.gov.